
Dün gece CNN Türk’te Çok Farklı programını izliyordum. Bir solist, iki de köşe yazarı vardı konuk olarak. Öz ve anlamlı bir kolaj olmuş konuk seçimi, zira bir muhafazakar, bir liberal bir de sosyalist görüşten konuklar seçilmişti. Yazarların eski yazılarından, güncel pek çok olaya kadar bu insanların, dolayısıyla temsil ettikleri ideolojilerin görüşleri alındı bir bir. Gecenin sonuna gelindiğinde ise, Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili bir bant izletildi ve daha sonra bu kişilerin, Atatürk’le ilgili görüşleri alındı. Bu safhada, konuklardan ikisinin söyledikleri kafama takıldı.
Öncelikle Yeni Şafak gazetesine mensup olan konuk, Atatürk’ün tabulaştırıldığını, Anıtkabir’in de bir türbe haline getirildiğini söyledi. Atatürkçü insanlar, bu kesimden, 90’lardan beri maalesef ‘’Atatürk’ün putlarına tapıyorlar. Anıtkabir’i türbeye çevirdiler.’’ Gibi eleştirilere artık kamu oyu alıştı. Sürekli söylene söylene, artık normal bir durummuş ve bir gerçeklikmiş gibi , önümüze bu söylemler konulmaya başlandı.
Bu tip söylemleri duydukça, şüphesiz ki konuda etkin bir bilgi birikimine sahip insanlar, yarı acıma yarı öfke duygularını içlerinde hissediyorlar, neşredilen bu asılsız görüşlere karşı. Mezar ziyaret etmek ile, türbeye çevirmek arasında bir fark yok mu? Saygı duruşunda bulunmak ibadet midir? Atatürkçü insanlar sanki Atatürk’ü tanrı olarak mı görüyorlar? Bu söylemler filhakika, gerçek Atatürkçü ve aynı zamanda da Müslüman olan insanları, ziyadesiyle rencide ve rahatsız etmektedir.
Kabul, her ideoloji veya hayat felsefesi gibi, Kemalizmi abartılı yaşayanlar, sürekli sanki Atatürk dine karşıymışçasına , Atatürk’ü referans alarak dini hedef alan kişiler var. Bu kesim, hem Atatürk hem de İslam konularında bilgisizlerdir. Bilgisizce konuşmak şüphesiz hoşgörülebilir bir şey değil.
Ancak dün gece şahit olduklarım da hoşgörülebilir şeyler değil. Bu anlayış ‘’!0 Mayıs’ta sap gibi ayakta durmaya gerek yok!’’ anlayışıdır ve maalesef, 19. y.y.’dan beridir devam eden, dini siyasete alet eden bazı kompradorların ardıllarıdır. Ehemmiyet gösterilmemesi gerekir, fakat ne yazık ki, bu durum pek de iyileşmiyor. ‘’Yaban’’ adlı kitapta hatırlayınız, bir köylünün eski subaya verdiği ‘’Biz müslümanız, senin Türk dediklerin şu tepelerin ötesinde yaşar’’ ifadesi, böyle bir ayrımcılığı, talihsiz ve suni bir kamplaşmayı gözler önüne seren bir donedir. Bunda şüphesiz, aydınların bu halk için pek bir şey yapmamaları, dişe dokunur konularda yazan, araştıran kişilerin azlığı, en büyük etkendir.
Kemalizmi ‘’elit’’ bir topluluğa dönüştürerek, -ki gerçek Kemalizmle uzaktan yakından alakası olmayan- Atatürk’ü ve Atatürkçülüğün topluma yabancılaşmasına yol açan güruhun, mutlak ve olumsuz bir etkisi vardır. Bu, şüphesiz düzeltilmesi gereken bir durumdur. Tıpkı yozlaştırılan dinin , özüne dönüşüne ihtiyaç duyulduğu gibi, yozlaştırılan Atatürkçülüğün de, özüne döndürülmesi gerekmektedir.
Gözüme çarpan ikinci bir husus ise, Vatan gazetesine mensup köşe yazarının söyledikleriydi. Bu zat-ı muhterem de buyuruyor ki; Can Dündar’ın yaptığı ‘’Mustafa’’ filmine kadar, doğru düzgün araştırma yapılmamış, doğru düzgün film çekilmemiş. Bu sebeple Türkiye Atatürk’ü tanımıyormuş. Hatta hatta, Kurtuluş Savaşı’nı bile ‘’Mustafa’’ filminden öğrenmiş... Bu yazar kişi , ’’ İlkokulu’’ nerede okumuş, merak ediyorum doğrusu.
Hanımefendi, siz şimdiye kadar Atatürk’ü öğrenemedinizse, bunda yazarların, yapımcıların suçu ne?
Öyle çok aramanıza da gerek yok. Herhangi bir kitapçıya veya cd dükkanına gitseniz, kolaylıkla Atatürk ile ilgili pek çok belgesel de, kitap ta bulursunuz. Tolga Örnek, Turgut Özakman, Hulki Cevizoğlu, Dietrich Gronau, Asım Aslan, Hasan Ali Yücel, Atilla İlhan, Şevket Süreyya Aydemir isimleri size hiç mi bir şey ifade etmiyor? Mustafa filminden, çok daha sağlam referansları olan, bu konuda Can Dündar’dan çok daha bilgili kişilerce üretilmiş görsel ve yazılı kaynakları, hiç mi okumadınız? Ama yok, bu endüstride illa hafif ve pop yapıtlar prim yapıyor ne yazık ki. Üstelik siz yazarsınız, nasıl böyle bir şey söyleyebilirsiniz?
Haydi bu insanları geçtim, NUTUK adlı kitabı bile okumadınız mı? Hatta Nutuk’un filmi de yapıldı belgesel olarak. Bütün bunlar varken, kalkıp da ‘’Mustafa filmine kadar, Atatürk hakkında doğru düzgün araştırma yapılmadı’’ demek akıl kârı mı?
Eğer dediğiniz biyografi anlamında ise kitap olarak zaten çok sayıda mevcut. Tamam, Atatürk’ün tüm yönlerini öğrenelim, öğrenmekten zarar gelmez. Ancak böyle bir anlayışı, onun fikirlerinden çok özel hayatını öğrenme noktasına getirdiğiniz zaman, bu bir tehlikeye delalet eder. Artık iş , magazinsel bir hale gelmeye başlar, ki magazin kültürü bir aydının şiddetle karşısında durması gereken bir olgudur.
Mustafa Kemal Atatürk, kendisi demiyor mu, ‘’ BENİ TANIMAK YÜZÜMÜ GÖRMEK DEMEK DEĞİLDİR, BENİ TANIMAK FİKİRLERİMİ, İLKELERİMİ, İNKLAPLARIMI ANLAMAKTIR.’’ diye?
Sözün kısassı dostlarım, televizyon yapımcılarının konuk, gazetelerin yazar seçerken, daha dikkatli ve seçici davranmaları elzemdir. Yoksa millet bu tür köşe yazarlarının önderliğinde, ‘’Aya bakmak yerine, ayı gösteren parmağa dikkat etmeye’’ devam eder, bir arpa boyu da yol alamaz.
Sevgilerimle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder